Translate

22 Nisan 2014 Salı

Diyar...Diğer...Diğerleşme

Ara verdiklerim arasında yorgunluğum da var...
Sayıp dökemeyeceğim kadar çok hayalim...
Ağlamaya güç yetiremeyeceğim kadar üzüntüm...
Şimdi Diyarbakır sokaklarında gözlerim doluyor;
       Sabahtan akşama kadar 5-10 kuruş kazanmak için rehberlik yapan 11 yaşındaki Mehmet'i gördükçe içim sızlıyor...
Simit satan yaşlı amcanın huzuru beni şaşırtıyor, müşterisinden hiç kar payı almadan ürün satan esnaf  beni duygulandırıyor. 
Hafızalarımıza korkuyla kazanmış, içimize nefret tohumları atılmış biz hep Diyarbakır'a yurdum insanına bu gözle bakmışız... Orada kalan iyi niyetli, sevecen bakışlı, sıcak insanların varlığına varamamışız. Şartlamışız kendimizi; Kürt demişiz, Arap demişiz. Bölgede yaşanan kaos bizi ırkçı yapmış. Sevmez olmuşuz, uzak durmuşuz... Hali hazırda bu böyle; şartlanmışlık bizde vazgeçilmez bir bütün olmuş. O insanların gözlerinin içine bakamaz olmuşuz aman ha bakmayalım yoksa gözlerindeki sevgiyi görürüz. Sevmeyi öğrenmeden önce önyargı besleyerek uzaklaşmayı öğrenmişiz. Şimdi Mehmet için değil de daha çok kendini bir şey sanan, yüksekten bakıp insanları aşağılayan, küçük gören, sevmeyi bilmeyen, kendi kültürüne sahip çıkmayıp ondan nefret eden, ırkçı, büyük şehir insanına üzülüyorum, acıyorum.
Rabbim gönüllerimize sevmeyi ilham etsin. Vesselam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder